web statistics

2020 Türkiyesi’nde nereden daha çok para kazanılır?


2019 yılının son çeyreğinden bu yana Türkiye’de insanlar harıl harıl paralarını değerlendirecekleri yer arıyorlar. Yakın çevrelerinin kendileri ile paylaştığı veya haberler veya çeşitli platformlar aracılığıyla duydukları farklı alternatiflere bakıp, bunların arasından en iyi olduğunu düşündükleri yerlere yatırım yapmak paralarına değer katmak istiyorlar.

Türkiye’de de bir kenarda birikmiş parası olan hemen herkes bunu nasıl değerlendirebileceği konusunda kafa yoruyor. Diğer ülkelerden en önemli farkımız ise enflasyon. Paranın satın alma gücünün azalmasına yol açan fiyatların genel seviyesindeki yükseliş, yatırımcıların alternatiflerini de sınırlandırıyor. Bunun üzerine, uzun süreden beri faiz oranları üzerinde devam eden ve enflasyonun altında kalan faiz oranlarını da eklerseniz bu çabayı daha kolay anlamdırabilirsiniz.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası faizleri son bir yıl içerisinde çok hızlı bir şeklide indirdi. Buna paralel olarak mevduat faizleri de düştü. Bugün bankalar TL cinsi mevduatlara yüzde 9 civarında brüt faiz teklif ediyorlar. Vergiler de kesilince net faiz yüzde 8’in altına iniyor. Bir çok gelişmiş ekonomiye sahip ülke için oldukça iyi sayılabilecek bu oran ne yazıkki Türkiye gerçekleri göz önüne alındığında aşağıda kalıyor. Yüksek enflasyon yaşandığı için reel olarak kayba yol açıyor. Bu nedenle TL mevduat hesabında para tutarak birikimleriniz enflasyon karşısında kayba uğruyor.

Alternatif olarak Dolar, Euro, Borsa, Konut ve Otomobil

Döviz uzun zamandan beri ilgi çeken bir tasarruf aracı. Dövize ilgi azalmıyor. Ancak son iki aydır doların sabitlenmiş şekilde 6,85 seviyesinde kaldıktan sonra Ağustosun ikinci yarısından sonra 7.30 -7.40 arasında dalgalandığını görüyoruz. Bunun sebebi kurları baskılayacak yeterli rezervin kalmamış olması.

TL’de kayba uğrayan, dövizde baskılamanın devam edeceğini düşünen özellikle küçük tasarruf sahipleri, farklı yatırım araçlarına ilgi göstermeye başladı. Konut satışlarında ve araç fiyatlarında artışın buradan kaynaklandığı tahmin ediliyor.

borsa istanbul

Benzer bir ilginin Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerine yönelik olduğunu görüyoruz. Pandemi öncesi 1080 seviyesinde bulunan BİST100 endeksi salgın ile birlikte 842 seviyelerine kadar gerilemişti. Fakat son zamanlarda çok hızlı bir yükseliş yaşamaya başladı ve pandemi öncesi seviyenin bile 10 bin puan üzerine çıktıktan sonra tekrar 1106 seviyelerinde dolaşıyor.

Peki porsa iyi bir alternatif mi?

Herkes borsayı konuşurken borsaya ilgisiz kalmak ne kadar mümkün bilemiyorum. Ancak, özellikle küçük yatırımcıların kendilerine sormaları gereken soru “Doğru mu yapıyorum?” olmalı. Bu sorunun yanıtı için borsada nasıl para kazanıldığını öğrenmeniz gerekir..

Normalde borsada işlem gören şirketlerin hisse senetlerini aldığınızda o şirketlere ortak oluyorsunuz. Şirket kâr ettiğinde siz de bu kârdan payınıza düşeni alıyorsunuz. Dolayısıyla hisse senetlerinin piyasada oluşan fiyatları bu kâr beklentilerine bağlı olarak oluşuyor. En azından biz finans hocaları kitaplara böyle yazdık. Bunu yazanlara itiraz eden de olmadı. Üstelik bundan hareket ederek “borsa uzun vadeli bir yatırım aracıdır” denildiğini de duyarsınız.

O zaman şu soruya yanıt bulmak lazım; hisseleri borsada işlem gören şirketlerin çok kâr edeceği mi bekleniyor? Mevcut ekonomik göstergelere baktığımız zaman bu pek mümkün görünmüyor. Dünya ekonomisinde derin bir resesyonun yaşandığı, Türkiye’de küçülmenin olacağı bir dönemde ne olacak da borsa şirketleri çok kâr edecekler?

“Borsa uzun vadeli bir yatırım aracıdır” bir hurafe mi?

Sık sık karşılaşılan “borsa uzun vadeli bir yatırım aracıdır” ifadesini pek dikkate almayın. Çünkü en baba borsa yatırımcıları dahi buna inanmıyor. Hele Türkiye gibi hassas ekonomik dengelere sahip gelişmekte olan ülke borsasında bu kesinlikle doğru değil. Yatırımcıların çoğunun beklentisi şirketin kâr etmesi değil, başka bir hikaye peşindeler. Borsada para kazanmanın diğer bir yolu işte bu hikayelerdir; Aldığınız hisseleri daha yüksek bir fiyattan almaya razı birilerinin var olması için şirketin bir hikayesi olması gerekir. Sunduğu ürün ve hizmetlerde alternatiflerin azalması, rakiplerine karşı bir avantaja sahip olmaları, şirketlerin kâr etmesini beklemeden, daha yüksek fiyattan hisseleri bu yeni gelen yatırımcılara satmanıza imkan sağlayabilir.

Başka yatırımcıların “çok para kazanma beklentileri” sizin para kazanmanıza yol açabilir. Bu nedenle “borsa iyi kazandırıyor, kazandırmaya devam edecek” beklentisini canlı tutmak gerekir. Zaten bunu da sık duyuyorsunuz. Madem başkaları kazanıyor, siz neden kazanmayasınız, değil mi? Ama unutmayın ki o yüksek fiyatı ödeyen son kişi siz olabilirsiniz! Sizden sonra gelen kimse yok ise ne yapacaksınız? İşte bu durumda o şirketle ilgili beklentiyi yükseltecek bir sonraki hikayeyi bekleyen gerçek anlamda “uzun vadeli yatırımcı” olursunuz. Bu pandemi ortasında bir sonraki hikaye hangi sektörde ne zaman çıkar tahminde bulunmak hiç kolay değil.

Yabancılar çıkıyor, yerliler giriyor

Merkez Bankası verilerine göre yabancıların borsadan çıkışları devam ediyor. Yabancılar 10 Temmuz haftasında – ki borsanın 120 binin üzerine çıktığı bir dönem – 700 milyon doların üzerinden satış yaparak borsadan paralarını alıp gittiler. 2020 yılının ilk yarısında yabancılar borsadan 7 milyar dolara yakın çıkış yaptılar. Yabancılar neden borsadan çıkıyor diye merak etmiyor musunuz? Onlar “şirket değerlemesi” işini 20 bin lirası olan bir yerli küçük yatırımcı kadar bilmiyorlar mı?

Peki o zaman ne yapmalı?

Yatırım yapacağınız araç ne olursa olsun öncesinde mutlaka biraz araştırma yapın. Dünya ve ülke ekonomisinin nereye gittiği ile işe başlayın. Çalıştığınız işyeri ile ilgili riskleriniz var mı yok mu onu değerlendirin. Bir risk söz konusuysa o durumda daha az riskli yatırım araçlarına yönelmeniz doğru olabilir. Sonra yatırım yapmak istediğiniz enstrümanlara ilişkin verilere, analizlere yorumlara bakın. Daha önce ne zaman artış yaşandığına bakın. Artışlar olduysa hangi hikayelere dayanıyor onları öğrenin. İlgilendiğiniz borsaya kote bir şirket ise; şirketin bilançosuna, ne ürettiğine, kaça mal ettiğine, kime sattığına, ne kadar kâr ettiğine bakın. Bu daha başlangıç. Sonra bu değerlendirmelerinizi diğer şirketler için yaptıklarınızla karşılaştırın.

Ya da bu kadar kafa yoramam derseniz, boşverin; konu komşunun, yeğeninin bir tanıdığının aracı kurumda çalışan bir arkadaşından veya Twitter’dan, Telegram gruplarından takip ettiğiniz spekülatörden duyduklarınızı dikkate alın; birikimlerinizi “keriz silkeleme” operasyonuna kaptırın.

Para da sizin, karar da sizin.