web statistics

Küçük Üreticilerde Leasing Kullanımının Yaygınlaşması


Ülkemizde leasing sektörünün 20’li yıllarına yaklaşmaktayız. Bu süreç zarfında leasing sektöründe, leasing yapılan makinalarda, hitabedilen kesimde ciddi değişiklikler oldu.

Leasing’in ilk yıllarında yapılan leasing işlemleri ile şimdiki işlemler karşılaştırıldığında ciddi farklılıklar görüyoruz. Adeta o yıllarda faaliyet gösteren bir şirket ile bu yıllardaki şirketler ayrı sektörlere ait şirketlermiş gibi görünüyorlar bize… Bu değişiklik tüm finans sektöründe görülse de, leasing ülkemizde çok daha yeni bir enstrüman olduğu için daha dinamik ve değişiklikler de daha çarpıcı…

Leasing’in ilk yıllarında çoğu kişi leasing’in araba kiralama enstümanı olduğunu zannediyordu. Çünkü yapılan işlerin büyük çoğunluğu araba leasingiydi. KDV avantajı otomobilleri de kapsıyordu.

Bu durumda leasing’in asıl amaca hizmet etmediği görülerek otomobillerdeki kdv avantajı kaldırıldı. Bu sayede artık leasing sadece yatırımı destekleyecekti. Öyle de oldu. Leasing şirketleri bu talepler azalınca yatırım yapmak isteyen firmalara yönelip makina ekipmanı finanse etmeye başladılar. Ama leasing işlemi yapılan firmalar genelde büyük firmalardı ve yapılan yatırımlar büyük yatırımlardı. Bu işler zaten leasing şirketlerinin hedeflerini tutturmalarına yeterli oluyordu. Bu firmalar banka kredisi ya da yurtdışından kredi almak yerine leasing yapmaya başladı. Çünkü en önemli avantajlar olarak kdv avantajı (Düzeltme: 30.12.2007 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla leasing’de KDV oranı avantajı kaldırıldı.) ve kiraların gider olarak gösterilmesi firmalar için çok ciddi artılardı.

Küçük imalatçılara iş yapan şirketler o yıllarda bir elin parmaklarını, hatta bir elin birkaç parmağını bile geçmiyordu. Hatta sektörün geneli tarafından da bu işler biraz şaşkınlıkla karşılanıyordu.

Temmuz 2003’te kanun değişikliğinden sonra kiraların gider olarak gösterilme avantajı kalktı. Zaten teşvikle yatırım yapan büyük şirketlerin büyük kısmını kdv avantajı da çok ilgilendirmiyordu. Bu durumda yatırım için yurtdışı fonlara yöneldiler. Bu durumda artık eskisinden daha fazla fon da bulabilen leasing şirketlerinin, yeni pazarlara yönelmeleri gerekti ve küçük üreticileri keşfettiler.

Aslında bazı sektörlerdeki küçük firmaların (ki bu küçük firmalar bddk’nın tanımladığı kobi sınırlarına giremeyecek kadar küçük firmalar) ödeme ahlakları büyük şirketlerin bir kısmından çok daha iyidir. Aldıkları makinalar müşterinin ödemelerinde sorun çıkarsa çok rahat ve az bir değer kaybıyla satılabilir.

Bu işin başka bir artısı da manevi tatmininin daha fazla olması… Çünkü bu firmalar leasing dışındaki hiçbir enstümanla bu tarz yatırımlar yapabilecek güçte değiller. Bilançoları banka kredisi almaya uygun değil, makinayı almak için nakit paraları yok. Leasing şirketleri makinanın kendisine ait olmasının getirdiği rahatlıkla başka finans şirketlerinin veremeyeceği kredileri rahatlıkla verebildi.

Leasing ancak bu süreçten sonra asıl amacına ulaştı. Büyük firmalar leasing olmasa başka bir şekilde yatırım yapabilecekken, bu yatırımı hayal bile edemeyen küçük firmalar ciddi yatırımlar yaptılar ve reel sektörde ciddi kıpırdanmalar oldu.

Şöyle bir baktığımızda ülke ekonomisinin tornacıların bulunduğu Bayrampaşa’da, küçük hafriyatçıların iş yaptığı şantiyelerde, fason çalışan küçük tekstil atelyelerinin çalıştığı Merter’de Yenibosna’da ve bunun gibi sektörlerde çalışan firmaların toplu bulunduğu semtlerde döndüğünü görüyoruz.

Leasing’in gelişmesinin ülke ekonomisinin gelişmesine de zamanla katkı yaptığını ve leasing’de yatırımı destekleyici yeni kararların daha da katkı yapacağını ve çok önemli olduğunu anlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ülkenin ekonomisinin iyiye gittiği sonucunu enflasyonun düşmesinden değil üretimin artmasından çıkarabiliriz.