Yaklaşık bir ay kadar önce sitemizde yaptığımız anketin sonuçları bizi oldukça şaşırttı. Söz konusu ankette önümüzdeki 6 ay içerisinde ziyaretçilerimize yatırımlarını ne şekilde değerlendirmeyi düşündükleri sorduk. Anketimizi cevaplayanların yarıya yakını (%47) yatırım aracı olarak altını tercih ettiğini belirtmiş. Altından sonra en çok tercih edilen yatırım aracı ise döviz (%13). Bu talep ve gelişmelerin ışığında altının trendini biraz incelemek ve gözlemlerimizi okuyucularımızla buradan paylaşmak istedik.
Altına talep tüm dünyada arttı
Birçok ekonomik kriz geçiren bir ülkede, kriz kapıyı çaldığında bireysel tasarrufların önemli bir kısmı da altına doğru yönelmeye başlar. Günümüz krizinin yaşadığımız diğer krizlerden en büyük farkı ise dünya çapında hissedilmesi. Bu krizle görüyoruz ki sadece biz değil, bir miktar birikimi olan veya birikim yapma imkanı bulan tüm dünya tüketicilerinin ilgisini çeken tek değerli maden altın olmuş ve altına talep global olarak artış trendine girmiş durumda. Altın günümüzde kimileri için sığılabilecek güvenli bir liman, kimileri için ise bir fırsat anlamına geliyor. Altın fiyatındaki trendlerle bireysel tüketicilerin bugün itibariyle birkimlerini altın ile değerlendirilmesi ne derece doğru olura cevap aramaya çalıştık.
Tarih tekerrürden ibarettir
Altta Türkiye’nin önde gelen veri sağlayıcı terminallerinden tedarik ettiğimiz altının 17 aylık performansını gösteren tarihsel bir grafik var. Aranızda altının fiyat artışından etkilenmiş olanlar için bugünlerde altının bir sene önce mart ayındaki fiyatlara ulaşmamış olduğunu görmek şaşırtıcı olacaktır. Geçtiğimiz sene altın bu kadar dikkat çekmemişti çünkü aynı dönemlerde petrol çok daha fazla bir artış gösterdiğinden altının performansı kamuoyunda yeteri kadar dile getirilmemişti. Ama o zaman dünyada tüketimin hızı henüz kesilmiyordu ve tüketimi karşılamak için yapılan üretim için en çok gereken hammadde petrol, demir, çelik gibi emtialardı. Ülkelerin iflas ettiği, insanların işsiz kaldığı bir dönemde tüketim bu ve diğer bazı şartlara bağlı olarak azalınca, üretim de durdu. Üretimin durması petrole olan talebi azalttı. Spekülatörler global krizin sonucu olan likidite sorunu nedeniyle petrol üzerinde eskisi kadar cürretli hareketler yapamayınca, petrol fiyatlarının günümüzde nasıl gerilediğini görmüş olduk.
Bu zamanda altın almalı mı?
Söz konusu grafiği incelediğimizde düşüncemiz altın fiyatlarında yaşanan bu dalgalanmanın mevsimlik olabileceği yönünde. Eğer tarihin tekerrürden ibaret olduğunu, petrol fiyatlarının da düşüş trendi içinde olduğunu ve altınının artışı ile rekabet edecek durumda olmadığını kabul edersek; mart ayı içerisinde bir sene önceki aynı döneme ait performansını yakalaması hatta bu performansın üzerine çıkmasının ihtimaller dahilinde olduğunu görüyoruz. Ama sizin de göreceğiniz gibi şu anki fiyatı ile geçen seneki en iyi performansı arasında çok fazla bir fark kalmamış durumda. Yani altına yönelip çılgınca karlar edilecek fırsat dönemi kaçmış gibi gözüküyor. Bu nedenle şu anda birikimlerin tamamını altına geçirmek yerine, %10 veya en fazla %20 bir kısmında altına geçmek ve kısa vadede önceden belirlenmiş bir oranda getiriye (bir aylık vadeli mevduat getirisinin üzerinde bir getiri mesela) ulaştıktan sonra pozisyonun kapatılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz.
Uzun vadede portföylerinde uzun vadede altın taşımayı düşünen tüketiciler ise, şu anki seviyeler çok yüksek maliyetler olacağından ve altın fiyatlarının aşağıya seyretmeye başlaması durumunda çok uzun bir süre altının maliyetine gelmesini beklemek durumunda kalabilirler. Bizim görüşümüz (bunu kesinlikle bir yatırım tavsiyesi olarak algılamayın, yatırım kararlarınızda bir uzmana danışarak karar verin) şu an için altının yatırım aracı olarak bir fırsat olma imkanını kaçırmış olduğu yönünde.
Altına yatırım yapmak
Altına yatırım yapmak denince ilk aklmıza gelen nişanlarda düğünlerde takılan tam, yarım, çeyrek gibi altının ölçüm birimleri oluyor. Böyle bir algılama olması çok normal, zira yıllardır dönem dönem krizler ile mücadele ederken altına yönlenen talebin büyük bir kısmının bu ölçü birimleri ve sarraflar, kuyumcular aracılığı ile yapıldı.
Alım satımı bu şekilde yapılan altının yatırım aracı olarak bazı sakıncaları var. Öncelikle buralara yatırılan kaynakların ekonomiye kazandırılması söz konusu değil. Birikimlerinizi altına yatırıyorsunuz ve bir daha birikimlere ihtiyacınız olana kadar saklıyorsunuz. Dövize yatırım yaparsanız dövizi bankaya yatırırsınız, mevduat faizinden çok olmasa da bir getiri sahibi olursunuz. Birikmiş paranızla çeyrek, yarım, tam altın alırsanız bundan bir faiz alamazsınız; saklaması da ayrı bir dert. Evde tutsan hırsız girer alır götürür, banka kasasının maliyeti var ve kasaya koyduğun altın için kimse sana faiz veya getiri önermez. Üstelik bu işten para kazanan sarraf ve kuyumcuların alım ve satım fiyatlarında uyguladıkları büyük fark nedeniyle pozisyon değiştirme konusunda bir esneklik söz konusu değil.
Altın da dövizin izinde
Türkiye’de internet bankacılığının yaygın olmadığı dönemleri hatırlarsanız döviz alım satım işlemlerinin büyük bir kısmı döviz büroları üzerinden gerçekleşiyordu ve alım satım üzerindeki ciddi farklar nedeniyle günlük işlemlerden ciddi paralar kazanılıyordu. Derken bankalar internet üzerinden döviz alım satım işlemlerine başladılar ve döviz alış satış fiyatlarında farkın bankalarda daha az olması ve internet şubesi üzerinden işlem kolaylığı nedeniyle döviz bürolarının kar marjları düşerek azalmaya başladı. Bunu süpermarketlerin mahalle bakkallarının varlığını tehdit etmesine benzetebiliriz.
Altın, gümüş gibi değerli metallerin ve diğer ticareti yapılan emtiaların alım satımlarının da bankalar gibi sıkı kontrol altında tutulan kurumlar aracılığı ile yapılmasının en büyük faydası bireysel yatırımcının mağduriyetinin veya aldatılmasının gerçekleştirdiği durumların azalması ve haklarının yasal bir zemine dayanmasıdır.
Bundan 3 sene öncesine göre günümüzde altına yatırım yapmak isteyen Türk yatırımcısının elinde birden fazla alternatif var. Türk bankaları bireysel tüketicilere altın bankacılığı hizmeti vermeye başladı. Borsa yatırım fonları sayesinde gün içinde altın üzerinde seri hareketler yaparak para kazanmak mümkün. Ama konuyu çok uzatmamak adına buna başka bir yazımızda değineceğiz.
Son söz
Kıymetli metal olarak altın fırsatlar açısından çok sığ sularda seyrediyor. Bu seviyelerde altına girmek, hiç girmemiş tüketiciler için kayıplara bile sebep olabilir. İlla da altında faaliyet göstermek isteyen tüketiciler varsa, sınırlı bir tutarla sınırlı bir getiri hedefleyerek (aylık mevduat veya hazine bonosu getirisinin biraz üstü) altın piyasasında faaliyet gösterebilirler. Ancak bu hareketler için çeyrek, yarım veya tam altın gibi ziynetler yerine altın bankacılığı veren bankalar üzerinden, altın borsa yatırım fonları veya gerçekten riski sevenler varsa VOB (Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası) aracılığı ile altın kontratları aracılığı ile işlem yapmak daha mantıklı olacaktır.