web statistics

Krizde İzlanda-Yunanistan Farkı ve Tabiat Ana’dan Avrupa Birliği’ne İlahi Ayar


Krizin ilk dalgasında düşen Avrupa ülkesi İzlanda oldu. Sizi bilmeyiz ama biz Avrupa Birliği’nden kimsenin bu gözden uzak ülkenin kurtarılıp kurtarılmamasını tartıştığını bile hatırlayamadık. Avrupa Birliği, İzlanda’nın battığı açıklandığında sessizce dibe vurmasına şahit oldu ve kimse bu durumu sorgulamadı bile.

Yunanistan‘ın şapkası ise global kriz denilen fırtınanın son rüzgarları ile uçuverdi, o güne kadar bütün avro bölgesi ülkelerinin gözünden kaçan bir kel ortaya çıkınca ortalık bir anda karıştı.

Yunanistan’da hükümetin el değiştirmesinin hemen ardından, Avrupa Birliği’nin bu güzide ülkesinin, devlet seviyesinde bütçe ve diğer ekonomik verilere ait rakamları manipüle edip oynanarak Avrupa Birliği’ni kandırdığı ve sürdürülebilmesi imkansiz borçlanma stratejisi ile sefa sürdüğü ortaya çıktı.

Kriz öncesi Yunan hükümeti tarafından açıklanan rakamların cilalanması kimsenin dikkatini çekmiyor, çekenleri ise o kadar rahatsız etmiyordu. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa nüfusunun önemli bir kısmı için Yunanistan büyük bir tatil köyü gibiydi. Çalışan Avrupa nüfusunun önemli bir kısmı üç otuz paraya Yunan adalarında güzel vakit geçirip, Yunan ekonomisine katkıda bulunuyordu. Durumun farkına varanların, Avrupa çalışan nüfusuna sağladığı ucuz, güneşli ve eğlenceli tatil imkanı nedeniyle Yunanistan’ın belli bir toleransı hakketiğine kendilerini ikna etmeleri zor olmadı.

Kriz öncesi Yunanistan ekonomisine turizmin dışında önemli bir kaynak sağlayan sektör de denizcilikti. Kriz öncesi zirve yapan dünya ticareti sayesinde navlun ücretleri de tavan yapmıştı. Öyle ki gemiler yük bulmakta hiç zorluk çekmiyor, aksine beğenmedikleri yükleri almamak için astronomik fiyat çekmek gibi stratejileri uygulayacak kadar gelirlerini arttırmışlardı. Bu sayede gemileri bütün dünya denizlerinde dolaşan Yunan armatörleri, ülkelerine hatırı sayılır bir katkı sağlıyorlardı. Bu durumun üretimden ziyade hizmet sektörüne dayanan ekonomik kaynaklarla mevcut borçlu yaşama stratejisinin sürdürülebilirliği yönünde yanlış algılamaya yol açması, zaten mevcutta sahip olmamalari gereken bir yaşam standardını abartmalarına sebep oldu. Sonuçta yapmaları gereken bazı rakamlarda ufak oyunlar yapmaktı. Üstelik bu konuda kendilerine rehberlik hizmeti veren yabancı yatırım bankaları da vardı.

Krizle birlikte dünya ticareti bıçak gibi kesildi, navlun fiyatları dip yaptı ve gemiler dünya denizlerinde boş dolaşmaya başladı. Kriz globaldi ve global dünyada Yunanistan’a üç otuz paraya bile tatile gidebilecek kişi sayısı da bıçak gibi kesilince, taşıma suyla döndürülmeye çalışan değirmene taşıma su bulunmakta da zorluk çekilmeye başlandı ve artık değirmen dönmez oldu (bkz. şapka düştü kel göründü).

yanardagKrizin başında; zamanında tek suçu Avrupa Birliği’ne katılımını sınırlı tutmayı tercih etmiş olan İzlanda’nın batmasına göz yumup, krizin sonunda kasıtlı olarak bütçe rakamlarını ve ekonomik verileri yanlış açıklamış Yunanistan’ın kurtarılmasına karar veren Avrupa Birliği’ne en anlamlı tepkiyi tabiat ana verdi ve tam turizmin harekete geçmeye başladığı şu dönemlerde İzlanda üzerinden ilahi bir müdahalede bulundu.

Adı pek bilinmeyen, bilinse bile telaffuzu çok zor bir yanardağ; Avrupa’nın altında yatan ne kadar kil, kül, çamur vb. pislik varsa püskürttü. Bu püskürtülen pisliği rüzgarlar aldı ve bulutunu Avrupa’ya getirdi. Şu son birkaç günde sadece hava yollarının uğradığı zararların yüz milyonlarca doları bulduğu söyleniyor. Bize göre bu geçen haftaki gelişmeler günümüzün finansal gerçekliklerle çevrili dünyasına ilahi bir müdahalenin en güzel örneğini oluşturuyor.

Yunanistan’ın ne kadar büyük yapısal sorunları olduğu ve ülkenin sürdürülebilmesi mümkün olmayan ekonomik stratejisine bel bağlayarak sefa sürdürdüğü, hükümetin el değiştirmesi sonucu ortaya çıktı. Bizim ülkemizde de uzun zamandır tek başına iktidarda olan bir siyasi parti var. Benzer bir stratejinin Türkiye’de yürütülüp yürütülmediği bizim için bir merak konusu olmuş durumda.

Mevcut yapısal ekonomik problemlerin kamuoyunun bilgisine sunulmasında önemli bir motivasyon olan IMF anlaşmalarının bu kadar uzun süreler boyunca sürüncemede bırakılarak nihayetinde yapılmayacağının açıklanması bizim için daha bir anlam ifade ediyor. Görüşmeleri uzatarak AKePe’nin IMF’nin önceki anlaşmalardan kaynaklanan incelemelerini ötelemiş olduğu da ayrı bir gerçek. Bu şekilde kamuoyunda beklentiyi sürüncemede bırakarak global krizin olduğu dönemde yerel bir krizin yaşanmasını da ertelemiş olabilir mi? Kazara bir erken seçimle iktidarın el değiştirmesi durumunda, kendimizi patlamaya hazır saatli bir bomba misali ekonomik krizin üstünde bulabilir miyiz? İşte bunu zaman gösterecek…