web statistics

Yeni Tüketici Kanunu’nda Tüketici Finansmanına Yönelik Değişiklikler


Çiçeği burnunda sanayi ve ticaret bakanımız Nihat Ergün’ün, bakanlık olarak ilk icraatlarının tüketici kanununda kapsamlı bir değişikliğe gitmek olacağı yönündeki açıklaması, bakanlığının web sitesinde yayınlandı.

Ülkemizde yapılan neredeyse tüm düzenlemelerin nedeni olan “Avrupa Birliği mevzuatı ile tam uyum hedefi” sonucu olan başlatılan birçok bakanlığa ait uygulamalardan birisi de, son iki yıldır sürdürülen “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”.

Bakanlık web sitesinde yapılan açıklama aşağıdaki gibi:

“İlk kez 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da 2003 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilmiştir. Ancak tüketicinin korunması konusunun çok dinamik bir konu olması nedeniyle, aradan geçen 6 yıl içinde AB tüketici hukukunda bazı değişiklikler ve ilaveler olmuştur. AB tüketicinin korunması mevzuatı ile tam uyumun sağlanması için mevcut kanunun gözden geçirilmesi ve kısmen yeniden kaleme alınması ihtiyacı kendisini göstermiştir. Ayrıca, son değişikliğin yapıldığı günden bu güne geçen sürede tespit edilen sorunların giderilmesi de, kanunda değişikliğe gidilmesinin en önemli amaçlarından birisidir.”

Uzun lafın kısası, bundan en son altı yıl önce kapsamlı bir değişikliğe gidilen Tüketici Yasası’nda, bu geçen süre zarfında tüketicilerin aleyhine olan bazı gelişmelere karşı önlemler yer alıyor. Bu tasarı, ibreyi biraz olsun Türk tüketicisinin leyhine çevirmeyi amaçlıyor.

Tüketicinin korunmasına ilişkin kanunda, konumuz olan tüketici finansmanı ile ilgili değişikliklerden bahsetmemiz gerek:

Kredi alacak tüketiciye kredi sözleşmesi kurulmadan en az bir gün önce bilgi formu verilmesi zorunluluğu getirilmesi, mortgage kredileri için olmazsa olmaz şartlardan biriydi. Tüketicilerin sözleşmeyi imzalamadan önce acele etmeden rahatça okumasına fırsat vererek daha sağlıklı karar vermesine yarayacak bu uygulama, kısa vadede olmasa da uzun vadede tüketicilerin tercihlerini daha sağlıklı yapmasına imkan verecek bir alışkanlık kazandırması açısından güzel.

Tüketiciye, kredi sözleşmesinden 14 gün içinde cayma hakkı da, tüketici finansmanı sektöründe rekabeti de değerlendirmeye alırsak tüketicinin lehine bir gelişme. Günümüzde takipteki ve gecikmedeki kredi ve kredi kartı alacaklarının artış trendi içerisinde olduğunu bilmeyen kalmamıştır heralde. Bu durumda sayıları gün geçtikçe azalan, kredi verilebilir sınırlı sayıda müşterileri kapma yarışı içindeki kurumların, fiyatlarda oldukça indirime gideceklerini düşünebiliriz. Kriz öncesi büyük patlama yaşanan mortgage kredilerinde pazar payı için maliyetlerinin altında kredi veren bankaların durumuna benzer vakalar ile karşılaşmamız içten bile değil. Unutmamak lazım ki günümüz bankacıları çok uzun yıllar boyunca kredi satma motivasyonu ile çalıştılar ve bu konuda uzmanlaşıp bazı bankacılık gelir kalemlerini geri planda bıraktılar. Bankalarda hala çok az sayıda kredi verilebilir müşteri olduğunu düşünürsek, taviz verebilecek bankacı sayısı hiç de az değil. Ayrıca tabiri caizse şark kurnazlığı ile yanlış yönledirilen müşterilerin, durumu 14 gün içerisinde farketmeleri durumunda, mağdur olmadan vazgeçebilmeleri güzel bir imkan.

Mortgage kredilerinden diğer kredilere taşınan bir başka özellik de, sözleşmede belirtilmek suretiyle tüketici kredilerinde sabit, değişken veya aynı kredi için her iki yöntem esas alınmak suretiyle faiz oranı belirleyebilme özgürlüğü tanınması. Kredi faizlerini yüksek olduğu dönemlerde ihtiyaçlar için gerekn finansmanı faiz oranlarının ilerde düşeceği beklentisiyle bir endekse bağlı olarak belirlemek, özellikle orta vadeli kredi ihtiyaçlarında talep görebilir.

kredi karti ile nakit cekmeTüketici Kanunu Tasarısı Taslağında kredi kartlarıyla ilgili olarak, “kartların en az 3 yıl geçerli olması, böylece kart ücretlerinin 3 yılda bir ödenmesi ve kart ücretlerinin üst limitini belirleme noktasında Merkez Bankası’nın yetkilendirilmesi” şeklinde bir düzenlemeye gidildiği, tasarı ile ilgili gündemde en çok öne çıkan bölümlerden birisi. Tasarının bu bölümünün bu şekilde yasalaşması biraz zor gözüküyor. Yasalaşsa bile bankaların buna karşı kendi içlerinde bazı düzenlemeler yaparak maliyetleri tekrar eski hale getirme olasılıkları hiç de az değil. En az 3 yıl geçerli kartlar ve kart ücretlerinin 3 yılda bir alınması olası, ama kayıp/çalıntıdan dolayı süresinden önce yenilenen kartlara ücret kesilmeye başlanabilir veya kartlar ile beraber Yapı kredi’nin World Play Club‘da yaptığı gibi her yıl ücretlendirilen klüp üyelikleri ortaya çıkabilir.

Kart ücreti üst limitlerinin Merkez Bankası tarafından belirlenmesi fikrine ise pek sıcak bakmıyoruz. Kredi kartı faizlerini Merkez Bankası belirliyor ama buna hakları var, çünkü ülkenin para politikası ile ilgili tek yetkili kuruluş. Faiz oranlarına müdahale etmesi nedeniyle, kredi kartları faiz oranlarına da karar verebilmesi normal. Kart ücreti ise para politikası ile bir alakası olmayan konu. Bu konuda tüketicinin haklarını Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu daha iyi koruyabilir. Ayrıca kimse kimseye zorla kredi kartı satmıyor, tüketici zaten yıllık ücretini pahalı buldugu kredi kartını almama özgürlüğüne sahip.

Tasarı ile birlikte tüketici ve konut kredisi sözleşmelerinin imzalanması aşamasında, hayat sigortası gibi isteğe bağlı sigortaların yaptırılması zorunlu tutulamayacak. Bir musibet bin nasihatten iyidir denir ya sigorta da böyle bir şey. Tüketici finansman ürünleri ilgilen tüketicilerin öngöremedikleri riskleri sigorta poliçeleri aracılığı ile teminat altına alınması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle global kriz, zamanında doğru riskleri teminat altına almanın ne kadar gerekli olduğunun bir kere daha altını çizdi. Ancak bu yasal düzenleme sayesinde, bankalar müşterilerine ürün sunarken sigortalar konusunda baskı yapamayacak. Tüketici isterse bu riskleri istediği kurumdan veya acenteden teminat altına alabilme özgürlüğüne kavuşmuş olacak.

İlgili tüketici yasası ile ilgili gelişmeleri birçok kereler buradan sizlerle paylaşmıştık. Anlaşılan bu yasayı hayata geçirmek, yeni bakanın ilk icraatlarından biri olacak. Tüketici finansmanı açısından bakarsak düzenlemeyle birlikte tüketici mağduriyetleri tamamiyle giderilmiş olmaktan çok uzakta, gidilecek daha çok yol var. Umuyoruz bu ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapmak için bir altı yıl daha beklemeyi düşünmüyorlardır.