web statistics

Kredi Kartlarının Efendileri Krizde Ne Yapıyor ?


Bu yazı, James Surowiecki’in House of Cards isimli makalesinden derlenmiştir.

Zor zamanlarda şirketler yeni müşteri kazanmak için neredeyse her yolu denerler. Perakende sektöründeki büyük indirimlere bakın, ya da otomotiv sektöründeki fiyatlara. Fakat bu kuralın bir istisnası var : Bugünlerde bankalar kredi kartı müşterilerinden kurtulmaya çalışıyorlar. Müşterilerin hesaplarını kapatıyorlar, limitleri düşürüyorlar, hatta bazen müşterilerin gitmesi için üzerine para veriyorlar. Kısa bir süre önce American Express bazı müşterilerine bakiyelerinin tamamını ödeyip hesaplarını kapatmaları için 300 dolar önermişti.

Kredi kartlarının efendileri için bu oldukça endişe verici bir yöntem. Birkaç yıl öncesine kadar Amerikalılara kredi kartı satmak için var güçleriyle çalışıyorlardı, öyleki 2006’da toplam 1.5 milyar kredi kartı dolaşımdaydı. Üstelik bu kartlar kullanılmadan bir kenarda durmuyordu : 2000 ve 2006 yılları araşında, yani Amerikalıların gerçek gelirinin aslında durağan olduğu ve bikirim oranının cüzi miktarda olduğu zamanlarda, kredi kartı kullanımı yüzde 30 civarındaydı. Gelirimizden fazla harcama isteğimiz kredi kartı şirketlerinin işine yaradı, 2003 ve 2008 yılları arasında karları yüzde 45 oranında artış gösterdi. Ancak kolayca kredi vermek şirketlerin karlarını arttırdığı kadar aynı zamanda karşı karşıya kaldıkları riski, yani ekonomik durgunluk başgösterince kapılarını çalan riski de arttırdı. Fitch Ratings‘e göre ödenmeyen kredi kartı borçları Aralık ayında yüzde 7.5 oranında arttı. Bu oran geçen yıla göre yüzde 40 daha fazla. İşşizlik de arttığına göre, bu orandaki artış da devam edecek.

İşte bu yüzden kredi kartı şirketleri şimdi borcunu ödemeyemecek olan bu müşterileri elemeye ve diğerlerinin de limitlerini azaltmaya başladılar. Aslında Larry Selden ve Geoffrey Colvin’in “Melek Müşteriler & Şeytan Müşteriler” isimli kitaplarındaki önerileri uygulamaya çalışıyorlar : Bütün müşteriler aynı değildir. Bu şu demek, bazı müşteriler oldukça karlıyken bazıları da da müşteri hizmetlerini hesap bakilerini kontrol etmek için günde 6 defa ararlar, bu tip müşteriler sanıldığından daha maliyetlidir. Karı attırmak için melekleri kollamalı ve şeytanlara karşı da kendini korumalısın.

kredi kartlarinin efendileri krizde ne yapiyorAslında kulağa oldukça kolay geliyor. Ancak kredi kartı şirketleri garip bir pazar yarattılar, öyleki iyi ve kötü müşteriler arasında ince bir çizgi vardı. En iyi müşterileri, borcunu her ay düzenli olarak ödeyenler değildi. En iyi müşteriler her ay çok harcama yapan ancak az miktarda ödeme yaparak borcunu gecikme faizleriyle beraber büyütenlerdi. Bu müşteriler aslında birer “tabancaydı”, ve kredi kartı şirketleri de onları doldurdu. Onlardan borçlarını mutlaka ödemelerini istemediler, çünkü eğer öderlerse toplayacak faiz gelirleri de olmayacaktı. Böylece sürekli bir kredi alımına göz yumdular, başka bir deyişle banka için daimi bir gelir kalemine. Ayrıca bu faiz ödemelerinin nasıl sürekli geleceğiyle ilgili olarak da düşündüler. Örneğin asgari ödeme tutarını göreceli olarak yüksek tuttular. Ancak bir süre sonra da düşürmeye başladılar, bazen toplam bakiyenin yüzde 2’isine kadar indiği oldu. Asgari ödeme tutarı düştükçe, insanlar borçlarının daha az kısmını ödediler ve daha uzun süre bu tuzakta takılı kaldılar.

Ancak aslında bu “tabancalar” bankaların en iyi müşterisi değildi, onlar aynı zamanda borcunu ödeyememe ihtimali en yüksek olanlardı, bu da onları en kötü müşteri yapıyordu. İşte kredi kartı şirketlerinin şu anda kredi politikalarını değiştirmesinin ve bu tip müşterileri elemek istemesinin sebebi bu. Bu risk karlarını düşürdükce, faiz oranlarını attırmak gibi yöntemlerle mevcut müşterilerinden daha fazla kart etmeye çalışıyorlar. Bu artış, borçlu müşterilerin riskini karşı verilen bir tepki, ama aynı zamanda ekonomik durgunluk avantajı kullanılıyor. Birçok müşterinin tüm bakiyesini ödemek için yeterli parası bulunmuyor. Yani kredi kartı faiz oranları yükselirse hesaplarını kapatıp başka bir kredi kartı alamazlar. Uygulamada onlar esir müşteriler…

Bu yöntemler kredi kartı pazarının umutsuz imajını düzeltmeyecek. Ayrıca ekonomik durgunluğa da çare olmayacak, zira kredi limitinin azalması tüketicinin harcamasının da azalması demek; yüksek faiz oranları ve diğer masraflardaki artış da insanların borçlarını ödeyememesine sebep olacak. İşin garip tarafı; her ne kadar kredi ulaşmanın zor olması kısa vadede kötü birşey olsa da, kredi kartına daha az bağımlı bir hayat uzun vadede iyi birşey. Kredi kartının kolay ulaşılabilirliği insanları gelirlerinin ötesinde harcama yapmaya teşvik ediyor. Araştırmalar insanların kredi kartıyla yapılan ödemelerde daha fazla harcama yaptığını ve yüksek kredi limitlerinin insanları israfa ittiğini gösteriyor. Büyük bir kredi kartı borcu da, tüketicinin kartı üretken şekilde kullanımı engelliyor ve kredi kartı şirketleri için daha fazla gecikme faizi anlamına geliyor. Daha düşük bir limit ve daha az harcama mantıklı, ancak bunun sonucu olarak kısa vadede ekonominin çarklarına daha kum atılacak gibi gözüküyor.

Bu, bir borç azaltma paradoksudur : Borç alan için borcu azaltmak iyidir, borç verenler de böylece kendi standartlarında daha güvende olurlar. Fakat herkes bir anda borcunu azaltmaya çalışırsa, işte gerçek zarar o zaman ortaya çıkar. Bu, bir uyuşturucu satıcısının bağımlıyı uyarması gibi : Bırakmak iyidir, ancak acı verir. Kredi kartı krizi belki mortgage krizi kadar zarar vermeyecek. Hatta harcamalarımızı frenlememize yardımcı olacak. Ama gelinen şu noktada, en küçük maliyetler bile insanın canını acıtacak.