web statistics

Kemal Derviş : Krizden Alınacak Ders, Tasarruf


9 Kasım-2 Aralık 2008 tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenecek uluslararası kalkınma toplantısıyla ilgili olarak düzenlenen basın toplantısına katılan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş toplantının ardından yaptığı değerlendirmede, “Her ne kadar zengin ülkelerde herhalde negatif bir büyümeye tanık olacaksak da, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Doğu Asya’daki ülkeler bir yavaşlamayla karşı karşıya, ama buna rağmen büyümeleri devam ediyor. Bu bütün dünyadaki ekonomilerin birbirlerine bağlı olduğunu gösteriyor, fakat aynı zamanda çok yüksek ulusal tasarruf oranlarına sahip ve dolayısıyla yatırımlarını ulusal tasarruflarıyla finanse eden ülkelerde büyümenin daha az yavaşlayacağı ve zor duruma rağmen devam edeceğini gösteriyordemiş.

Kemal Derviş hakkında herkesin olumlu veya olumsuz fikirleri olabilir. Türk politik tarihine özellikle de Türk Sol’una zarar verecek bazı davranışlarda bulunmuş olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Öte yandan Kemal Derviş’in 2001 krizinin ardından ülkemize gelerek, oturttuğu mali disiplin sayesinde bugünlere geldiğimizi düşünenler de var. Geçtiğimiz 7 sene içinde ülkemizde ekonomik anlamda gözlenebilen bir gelişme veya stabilite varsa, bunun tek sebebinin ülkemizde temelleri Kemal Derviş tarafından atılan disiplinin hasbel kader uygulanması olduğunu düşünenler de oldukça fazla.

Biz de yer yer yazılarımızda tasarruf hakkında bazı önerilerde bulunuyoruz. Her krizin ardından aklımız başımıza geliyor, harcamalarımıza sınırlama getirip tasarruf yapmaya başlıyoruz. Ama bu sefer de sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali tasarrufları kısa vadeli likit pozisyonda tutuyoruz veya altın gibi değerli metallere, gayrimenkule yatırıyoruz. Ancak tasarrufunun ihtiyaç dışı gayrimenkul alımına yönlendirilmesi, gayrimenkul fiyatlarının gereksiz artmasına sebep oluyor. Bu artış nedeniyle gerçekten gayrimenkul ihtiyacı olan tüketiciler, normal şartlarda sıkıntıya düşmeden sahip olabilecekleri gayrimenkullere sıkıntı çekerek sahip olmak zorunda kalıyorlar.

Ulusal tasarruf oranlarımızı kendi sermaye piyasalarımızda değerlendirerek arttırmadığımız müddetçe, ülke ekonomisinin devamlılığı için yabancı kaynaklara bağımlılığı devam edecektir. Bu bağımlılık da, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli bir gösterge olan büyüme rakamlarının mehter marşı gibi iki ileri bir geri hareket etmesine neden olacaktır. Böyle istikrarsız dalgalanmalar ülke olarak ulaşmayı hedeflediğimiz ekonomik refah seviyelerine ulaşmamız için gerekli olan süreyi uzatmaktan bir işe yaramıyor…